Avrasya Üniversitesi’nde Atatürk’ün 5 yıllık sanayi planı anlatıldı

featured

Avrasya Üniversitesi’nde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümünde 5 yıllık sanayi planı anlatıldı.

Avrasya Üniversitesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü nedeniyle bir dizi anma etkinliği düzenledi. Düzenlenen programlarda İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ersan Bocutoğlu “Atatürk’ün beş yıllık sanayi planı” Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Gülay Yeginoğlu ise “Atatürk’ü anlamak” konulu sunumlar yaptı. Saatler dokuzu beş geçtiğinde üniversitenin tüm yerleşkelerinde eş zamanlı saygı duruşunda bulunuldu ardından İstiklal Marşı okunarak programlar başlatıldı.

Avrasya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ersan Bocutoğlu Pelitli Yerleşkesi Şehit Bçvş. Halit Avcı Konferans Salonundaki sunumunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün beş yılık sanayi planını anlattı. Bocutoğlu, “Mustafa Kemal 1923 yılının 17 Şubat’ında İzmir’de henüz daha Lozan imzalanmadan bir toplantı düzenliyor. Orda biz Avrupalılara şunu söylüyoruz biz kalkınma yolu olarak liberal bir yolu takip ediyoruz, sizde gelin burada faaliyetlere katılabilirsiniz, ortaklıklar kurabilirsiniz. Hatta mallarınıza 1929 yılına kadar gümrük vergisi de koymayacağız. Gelin ülkemizde mallarınızı satın, açık kapı siyasetini uygulayacağız. Bunu onları rahatlatmak için yaptık. Çünkü Lozan’a göndereceğimiz heyet eğer içerde iktisaden kendi kendine yeterli, askeri gücü ve teknoloji gücü yüksek bir profil çizersek bizi orada hırpalayacakları belliydi. Biz orada onlara düşük profil gösterdik. İzmir kongresinde diyoruz ki özel sektör eliyle yapacağız, zaten o dönem ne para var, ne teknoloji var, ne teknik ekip var, ne işçi var, ne mühendis var. Fakat Atatürk bu arada bir planlama yapıyor. Lozan için böyle bir politika uygularken bir taraftan da mutlaka kısa bir sürede bize özel bir planlama yapmamız gerekir diyor. Bütün ülkeyi kapsayan bir planlama olabilir mesela Sovyetlerin ekonomik planlaması merkezi bir planlama tarafından planlanır. Kaç çocuk doğacak ve kaç ayakkabı imal edilecek bunları yan yana denk getirmeye çalışırlar. Fakat Almanya gibi sadece sanayi planlayan ülkelerde var. Tarımı özel sektöre bırakıyorsunuz, sanayiyi ve özellikle savaş sanayisini planlıyorsunuz, buda Alman stilidir. Biz tam bu planlamayı yapacağımız dönem 1933. Planı yapmak için gerekli donanımımız olmadığı için Rusya’dan bir planlama heyeti getirdik. Belli alanlarda kendi kendimize yetecek bir planlama istedik. Biz bu planı yapacağımız dönem dünya faşizm yani otoriter rejimler tarafından yönetiliyordu. Sistem hem kaba, hem de ulusları bir yöne doğru çevirmeye çalışıyordu. Mussolini ben eski Roma’yı canlandıracağım, Hitler ben eski Almanya’yı canlandıracağım diyordu, İspanya’da da diktatör vardı eski İspanya’yı geri getireceğim diyordu. Rusya’da Stalin ise komünist diktatörlükten yana tavrı vardı. Biz o sırada demokrasiye geçme mücadelesi veriyorduk” dedi.

“Bizler uçak motorları üreten, uçak üreterek satan bir ülkeydik”

Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nın mükemmel sonuçlandığını dile getiren Bocutoğlu, “Atatürk’e şöyle soruyorlar faşist tarzda mı kalkınacaksınız? Komünist tarzda mı kalkınacaksınız? Oda diyor ki ‘Bizim politikamız eklektiktir’ yani toplamadır. Biz komünist bir planlama istemiyoruz, biz faşist planlamada istemiyoruz. Biz bu iki tarafında teknik olarak yararlı yönlerini alacağız bunları Türkiye’nin şartlarına göre uygulayacağız. İşte birinci sanayi planının felsefesi budur. Plan 1933’te hazırlanıyor 1934 yılında uygulanmaya başlıyor. Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’yla kurulması öngörülen sektörler beş ana grupta toplanmıştır. Dokuma sektörü, maden sektörü, selüloz sektörü, seramik sektörü, Kimya sektörü. Birinci planlama içinde kuracağımız fabrikaların teknik personellerini yetiştirecek okulları da kuruyoruz bu arada. İlk kurulan müessese Sümerbank’tır. Denilmiş ki bu planlamaları bu yapsın aynı zamanda da finanse etsin. Arkasından Etibanklar, Maden Teknik Aramalar gibi teşebbüsler kuruldu. Sonuçlar mükemmel olunca denilmiş ki ikincisini de yapalım. 1933’te başlayıp 1937’de bitirecektik, bir yıl geç başlayınca 1938 yılına geldiğimizde şu durumlar ortaya çıkmıştı. Gazi Mustafa Kemal hastalanmıştır, ikincisi ise Hitler artık ikinci dünya savaşını başlatmak üzere taraf seçmeye başlamıştır. Bu sefer Atatürk durun demiştir. Gururla söylemeliyiz ki Atatürk’ü takip eden devlet adamları, siyasetçiler, Türkiye’yi bu savaşa sokmamak için her türlü politikayı üretmişlerdir. Fakat bu arada ikinci sanayi planı için hazırladığımız fonlar harbin finansmanına yani harbe girmemiş olmamıza rağmen harbin finansmanına ayrılmıştır. Bu sanayi tecrübemizi bu önemli günde analım ve aklımızda tutalım. Türkiye kendi kendine yeterli olmak üzere bir çaba başlatmış ve bunda başarılı olmuştur. Bizler uçak motorları üreten, uçak üreterek satan bir ülkeydik. Demek ki Atatürk’ün bize bıraktığı mirası kendi sözüyle şöyle özetleyebiliriz. ‘Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferlerle desteklenmezse payidar olamaz, az zamanda söner’ aziz Atatürk’ü rahmetle, saygıyla, minnetle anıyorum. Yolu yolumuzdur” şeklinde konuştu.

“Herkese düşen en büyük görev Atatürk’ü ve en büyük değeri Cumhuriyeti anlamaktır”

Avrasya Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Gülay Yeginoğlu ise, Ömer Yıldız Yerleşkesi Konferans Salonunda düzenlenen anma töreninde ki konuşmasında, “Büyük önder, fikir ideal ve eserleriyle bağımsızlığımızdan tarihimize, dilimizden, sanatımıza ve benliğimize kadar en gerçek fikirlerin ve en sıcak duyguların içinde aramızda hep yaşayan bir önderdir. Atatürk’ün ölümsüzlüğe uğurlandığı günün yıldönümünde herkese düşen en büyük görev Atatürk’ü ve en büyük eseri Cumhuriyeti anlamak, Cumhuriyetin değerlerini her koşulda korumak, Türkiye’yi aydınlık yarınlara taşımaktır” ifadelerini kullandı.

Giriş Yap

Söz Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!