Boşanmanın Hukuki ve Psikolojik Sınırları: Avukat Aydın Aydar ile “İyi Boşanmayı” Konuştuk Boşanma kelimesi, zihnimizde hemen adliye koridorlarını, kanun maddelerini ve mal paylaşımı listelerini canlandırır. Oysa madalyonun diğer yüzünde, belki de en ağır tarafında, hayal kırıklıkları, öfke, gelecek kaygısı ve derin bir yas süreci vardır. Peki, hukuk bu duygusal fırtınanın neresinde durur? Bir dava, sadece…
Boşanma kelimesi, zihnimizde hemen adliye koridorlarını, kanun maddelerini ve mal paylaşımı listelerini canlandırır. Oysa madalyonun diğer yüzünde, belki de en ağır tarafında, hayal kırıklıkları, öfke, gelecek kaygısı ve derin bir yas süreci vardır. Peki, hukuk bu duygusal fırtınanın neresinde durur? Bir dava, sadece yasalarla mı kazanılır, yoksa psikolojiyi doğru yönetmek de zaferin bir parçası mıdır? “İyi boşanmak” mümkün müdür? Bu soruları, meslekte 35 yılı aşkın tecrübesi olan Boşanma Avukatı Aydın Aydar’a sorduk.
Aydın Bey, ofisinizin kapısından giren bir müvekkil, size sadece bir dava dosyası mı getirir, yoksa aynı zamanda psikolojik bir enkaz mı? Bu iki boyutu yönetmenin zorluğu nedir?
Bize gelen bir insan, asla sadece bir “dava dosyası” değildir. O kapıdan giren kişi, hayatının en büyük travmalarından birini yaşayan, hayalleri yıkılmış, geleceği belirsiz ve çoğu zaman ihanete uğramış hisseden biridir. Elindeki belgeler, aslında o enkazın sadece görünürdeki parçalarıdır. Bizim mesleğimizin en zor ama en önemli kısmı da burada başlar. Hukuki stratejiyi belirlerken, aynı zamanda müvekkilin içinde bulunduğu duygusal durumu anlamak ve yönetmek zorundasınızdır. Çünkü mantığı tamamen devre dışı bırakmış, sadece öfkeyle hareket eden bir müvekkille en doğru hukuki davayı bile kazanamazsınız. Bizim işimiz, o enkazın altından hem müvekkilimizi hem de onun yasal haklarını sağ salim çıkarmaktır.
Peki, o enkazın içindeki en yıkıcı duygu hangisi sizce? Öfke mi, intikam arzusu mu? Bu duyguların davalara yansıması nasıl oluyor?
En yıkıcısı, kesinlikle “intikam” arzusudur. Öfke, doğal bir tepkidir ve zamanla yatışabilir. Ama intikam arzusu, kişinin kendi haklarını koruma odağını kaybettirip, tüm enerjisini karşı tarafı “yok etmeye” yönelten körleştirici bir duygudur. Bu duyguyla hareket eden bir müvekkil, kendi davasına en büyük zararı verir. Örneğin, sırf karşı tarafı zor durumda bırakmak için gerçekçi olmayan nafaka taleplerinde bulunur, çocukları diğer ebeveyne karşı bir koz olarak kullanmaya çalışır veya sosyal medyada karşı tarafın itibarını zedeleyecek paylaşımlar yapar. Bunların hepsi, mahkeme nezdinde kişinin kendi aleyhine işleyen, haksız duruma düşüren adımlardır. İntikam, iki tarafı keskin bir bıçaktır; karşı tarafı yaralamaya çalışırken en derin kesiği kendinize atarsınız.
Müvekkillerinize sık sık “duygularınızla değil, mantığınızla hareket edin” dediğinizi tahmin ediyorum. Bu pratikte ne kadar mümkün? İnsanların o fırtınalı anda mantıklı kararlar almasına nasıl yardımcı oluyorsunuz?
Elbette bunu söylüyoruz ama o anda bunu başarmak neredeyse imkansızdır. Bizim boşanma avukatı olarak rolümüz, o an için müvekkilimizin “mantığı” olmaktır. Ona bir adım geri çekilip büyük resmi gösteririz. Şöyle derim: “Bakın, şu an atacağınız bu öfkeli adımın size bir hafta sonra, bir yıl sonra ve dava bittiğinde neye mal olacağını konuşalım.” Seçenekleri ve sonuçlarını net bir şekilde masaya koyarız. A senaryosunu seçersek hukuki sonuç bu, B senaryosunu seçersek sonuç bu. Bu somut ve sonuç odaklı yaklaşım, kişinin duygusal girdaptan çıkıp, durumu daha rasyonel bir şekilde değerlendirmesine yardımcı olur. Bazen en iyi hukuki tavsiye, “Bugün hiçbir şey yapmayın, sadece bekleyin” olabiliyor. O bekleme anı, mantığın tekrar devreye girmesi için gereken zamandır.
Son olarak, çok merak edilen o soruyu soracağım. Sizce “iyi boşanmak” diye bir şey var mı? Varsa, bunun hukuki ve psikolojik reçetesi nedir?
Evet, kesinlikle var. “İyi boşanmak”, hiç sorunsuz, güle oynaya ayrılmak demek değildir. Bu gerçekçi değil. “İyi boşanmak”; süreci kişisel bir savaşa, bir intikam oyununa dönüştürmeden, her iki tarafın da asgari düzeyde psikolojik hasarla ve yasal haklarını alarak yollarını ayırabilmesidir.
Bunun hukuki reçetesi, süreci şeffaf, dürüst ve uzman bir avukatla yürütmektir. Psikolojik reçetesi ise şudur: Geçmişi değiştiremeyeceğinizi kabullenmek, enerjinizi geçmişin intikamına değil, geleceğin inşasına odaklamak. Özellikle çocuk varsa, ebeveynlik rolünüzün evliliğinizden daha uzun süreceğini asla unutmamak. Taraflar, “eski eş” rollerini bitirip, çocukları için “ebeveyn” rollerini medenice sürdürebildiği noktada, işte o zaman “iyi boşanmış” olurlar. Bu, bir zayıflık değil, aksine en büyük olgunluk ve güç göstergesidir.
<iframe src=”https://www.google.com/maps/embed?pb=!1m18!1m12!1m3!1d3008.272955600485!2d28.802147876530825!3d41.063025816051166!2m3!1f0!2f0!3f0!3m2!1i1024!2i768!4f13.1!3m3!1m2!1s0x14caa5ac4da62457%3A0xe8cbe60ae7314517!2zQXZ1a2F0IEF5ZMSxbiBBeWRhciB8IEJvxZ9hbm1hIEF2dWthdMSxIMSwc3RhbmJ1bA!5e0!3m2!1str!2str!4v1758826271014!5m2!1str!2str” width=”600″ height=”450″ style=”border:0;” allowfullscreen=”” loading=”lazy” referrerpolicy=”no-referrer-when-downgrade”></iframe>