Türk edebiyatında farklı türlerdeki eserleriyle adından söz ettiren Yamaç Erdoğan, bu kez bilimkurgu ve mistisizmi harmanladığı “Çiptilyan” adlı romanıyla okuyucularının karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Bilim ve insan doğasına dair cesur sorular soran bu yeni eser, insanlığın hayatta kalma mücadelesini destansı bir dille anlatıyor. “Çiptilyan”ın Hikâyesi: Bilimin ve Mistisizmin Sınırında Dünya büyük bir salgınla boğuşurken, ülkeler çaresizlik…
Türk edebiyatında farklı türlerdeki eserleriyle adından söz ettiren Yamaç Erdoğan, bu kez bilimkurgu ve mistisizmi harmanladığı “Çiptilyan” adlı romanıyla okuyucularının karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Bilim ve insan doğasına dair cesur sorular soran bu yeni eser, insanlığın hayatta kalma mücadelesini destansı bir dille anlatıyor.
Dünya büyük bir salgınla boğuşurken, ülkeler çaresizlik içinde çözüm arayışına girer. Ancak her geçen gün, insanlık bir felakete daha da yaklaşmaktadır. İşte bu karanlık tabloda, Türkiye’nin derinlerinde, Dr. Vadigit ve ekibi sıradan bir aşı çalışmasından çok daha öteye geçen bir projeye başlar.
Gizli bir laboratuvarda yürütülen bu projede yapay zekâlar, biyolojik robotlar ve insan ruhunu bile sorgulatan deneyler devreye girer. İnsanlığın kaderini değiştirecek bu arayış, aynı zamanda büyük bir soruyu da gündeme taşır: “Bilim insanlığı kurtarmak için mi, yoksa yok etmek için mi kullanılacak?”
“Çiptilyan”, sadece bilimkurgu öğeleriyle değil, aynı zamanda mistik ve felsefi temalarıyla da dikkat çekiyor. Roman, insan ruhunun ve bilimin sınırlarını sorgulayan deneylerle okuyucularını derin düşüncelere sürüklüyor. Dr. Vadigit’in önderliğinde ilerleyen bu çılgın projede, insanlık için bir umut ışığı yanarken, aynı zamanda bilinmeyen bir yıkımın eşiğinde durulduğu hissi roman boyunca hissediliyor.
Kitap, insan ve yapay zekâ ilişkisini, teknolojinin getirdiği etik sorunları ve insan ruhunun gizemini harmanlayan yapısıyla okuyucularına benzersiz bir deneyim sunuyor.
Yamaç Erdoğan, “Çiptilyan” ile okurlarına yalnızca bir bilimkurgu hikâyesi sunmuyor. Aynı zamanda insan doğasına, ahlaka, bilime ve inanca dair derin sorular sorarak okuyucularını bir yolculuğa çıkarıyor. Romanın temel soruları şunlar:
Erdoğan, bu soruları sadece olay örgüsüyle değil, karakterlerin içsel çatışmaları ve ahlaki sorgulamalarıyla da detaylandırarak okuyucularını romanın bir parçası haline getiriyor.
Yamaç Erdoğan’ın önceki eserlerini okuyanlar, yazarın bu yeni kitabında da özgün bakış açısı ve sürükleyici anlatımıyla karşılaşmayı bekliyor. “Çiptilyan”ın bilimkurgu ve mistisizm arasındaki bu cesur dengeyi nasıl kurduğu, özellikle türün meraklıları için heyecan verici bir merak konusu.
Okuyucular, romanın sırlarla dolu dünyasına adım atmak için gün sayarken, Erdoğan’ın geleceğin toplumuna dair cesur sorularını bir kez daha gündeme taşıyacağından emin.